İran’ın Yeni Başkenti: Tahran’dan Makran’a Taşınma Planları
İran’ın başkenti Tahran, yaklaşık 15 milyonluk nüfusu ile ülkenin en büyük ve en kalabalık şehirlerinden biri olma özelliğini taşıyor. Ancak bu büyük nüfus, şehirdeki altyapı sorunlarını ve temel ihtiyaçlara erişimi giderek zorlaştırıyor. Hükümet, artan nüfus, elektrik kesintileri ve su kıtlığı gibi sorunları aşmak için önemli bir karar alarak başkenti taşımayı gündeme getirdi. NTV’nin haberine göre, bu sürecin henüz keşif aşamasında olduğu belirtiliyor ve hükümetin taşınmanın stratejik ve ekonomik avantajlarını incelemekte olduğu ifade ediliyor. Ancak taşınmanın maliyeti ve lojistik gereksinimler, bazı endişelere yol açıyor.
Denize Dayalı Ekonomi Planı
Hükümet sözcüsü Fatemeh Mohajerani, “Yeni başkent kesinlikle güneyde, Makran bölgesinde yer alacak. Bu konuda çalışmalarımız devam ediyor. Mühendisler, sosyologlar, ekonomistler, akademisyenler ve diğer uzmanlarla iş birliği yapıyoruz” dedi. Mohajerani, Tahran’ın su kıtlığı gibi artan ekolojik baskılarına dikkat çekerek, taşınmanın fizibilitesini incelemek ve Makran bölgesinde deniz temelli bir ekonomi geliştirmek amacıyla iki ayrı konsey kurulduğunu açıkladı.
Pezeşkiyan’ın Önerisi: Basra Körfezi’ne Yakınlık
Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan, Tahran’ın mali kaynakları ile harcamaları arasındaki dengenin sürdürülemez olduğunu vurgulayarak, başkentin Basra Körfezi’ne daha yakın bir yere taşınmasını önermiştir. Bu öneri, ekonomik açıdan daha verimli bir yönetim sağlama hedefini taşıyor.
Başkentin Taşınmasının Maliyeti Ne Olacak?
Gazeteci Gholhaki, sosyal medyada başkent taşınma sürecinin maliyetine dair önemli bir eleştiride bulundu. “Azadi Stadyumu’nun yeniden inşası 18 ay sürüyor ve bu süreçte 19 trilyon riyale (yaklaşık 23.75 milyon dolar) mal oluyor; peki başkentin yerinin değiştirilmesi ne kadar zaman ve para gerektiriyor? Bir yüzyıl ve yüz milyarlarca dolar düşünün!” ifadelerini kullandı. İran’da sıkça gündeme gelen bu tartışmalarda, başkentin taşınmasının Tahran’ın ekonomisini olumsuz etkileyebileceği ve sürecin tamamlanmasının on yıllar alabileceği savunuluyor.