Mehmet Şimşek’ten Küresel Ekonomi ve Türkiye’nin Geleceği Üzerine Açıklamalar

mehmet-simsekten-kuresel-ekonomi-ve-turkiyenin-gelecegi-uzerine-aciklamalar-r94QqQ9u.jpg

Recep ERÇİN Konuşması

Sabancı Üniversitesi ve İstanbul Uluslararası Enerji ve İklim Merkezi (IICEC) tarafından düzenlenen geleneksel IICEC Konferansı’nda, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, küresel ekonomik büyüme ve ticaretin geleceği üzerine önemli açıklamalarda bulundu. Bakan Şimşek, uzun vadeli küresel büyüme tahminlerinin en düşük seviyelere gerilediğini belirtti ve büyümeyi sınırlayan önemli yapısal engellerin varlığına dikkat çekti.

Küresel ticarette artan korumacılık, yüksek borçluluk oranları, yaşlanan nüfus ve iklim krizi gibi faktörlerin dünya ekonomisinin geleceği için ciddi tehditler oluşturduğunu ifade etti. Şimşek, Ticaret kısıtlamalarının etkisinin yalnızca mal ticareti ile sınırlı kalmadığını belirtti. Özellikle ABD ve Çin arasındaki ticaret rekabetinin çok taraflı sistemden uzaklaşmaya yol açtığını vurguladı. Bakan, ABD’nin binin üzerinde, Çin’in ise 800’ün üzerinde ticaret kısıtlaması uyguladığını söyledi. Bu durumun, serbest ticaret rejiminden korumacılığa doğru bir kaymaya neden olduğunu dile getirdi.

“Türkiye nispeten daha az etkilenecek” ifadesini kullanan Şimşek, IMF‘nin tahminlerine göre, küresel ticarette yaşanan bu gerilemenin Almanya ve Fransa gibi büyük ekonomilerin büyüklüğünü kaybetmesine yol açabileceğini belirtti. Türkiye’nin dış ticaretinin büyük kısmının kural bazlı ve dost ülkelere yöneldiğini söyleyen Bakan, Türkiye’nin bu gelişmelerden nispeten daha az etkilenebileceğini aktardı. Şimşek, “İhracatın yaklaşık dörtte üçü dost ve STA (Serbest Ticaret Anlaşması) olan ülkelerle yapılıyor. Bu harita, Türkiye’nin bu olumsuz gelişmelerden daha az etkilenebileceğini gösteriyor” dedi.

“Çin’in elektrikli otomotivdeki konumu göz önünde bulundurulmalı” diyen Şimşek, Çin’in küresel imalat sanayindeki gücüne dikkat çekti ve Çin’in küresel otomotiv pazarında büyük bir paya sahip olduğunu ifade etti. Ayrıca, Çin’in elektrikli otomobillerdeki üretim kapasitesinin dünya genelindeki üretimin yarısına denk geldiğini vurguladı. Üreticilerin ve politika yapıcıların bu durumu göz önünde bulundurması gerektiğini belirtti.

Ticarette uzun ve kısa vadeli trendler ne olacak? Bakan Şimşek, küresel tedarik zincirlerinde yaşanan değişimlere de değindi. Kısa vadede yakın coğrafyadan tedarik eğiliminin artacağını belirten Şimşek, uzun vadede dost ülkelerden tedarik etmenin ön plana çıkacağını ifade etti. Türkiye’nin lojistik ağlarının ve bölgesel entegrasyonun daha fazla öne çıkacağını söyledi.

Küresel borçluluk oranlarında son durum hakkında konuşan Bakan Şimşek, Küresel borçluluk oranlarının yüksek olduğunu ve enflasyonun bu oranlarla birlikte daha fazla yük getireceğini belirtti. “Milli gelirin yüzde 300’leri aşan borçluluk var. Enflasyon yüksek seyredecekse ve korumacılığın olacağı dönemde bu yüksek faiz yükü demek” dedi. Türkiye’nin toplam borcunun milli gelire oranının yüzde 95 olduğunu ve benzer gelişmekte olan ülkelerin bu oranının Türkiye’nin 2,5 katı kadar olduğunu ifade etti.

Yaşlanan nüfus tehlikesi konusuna da değinen Bakan, Türkiye’de doğurganlık oranının düştüğünü ancak hâlâ 18 yıllık bir fırsat penceresinin bulunduğunu belirtti. Bu süreyi reformlarla 30 yıla çıkarmanın mümkün olduğunu söyledi ve Türkiye’nin “yaşlanmadan zenginleşme fırsatını” yakalayabileceğine dikkat çekti.

Kadınların iş gücüne katılımı vurgusu yapan Şimşek, en büyük potansiyelin kadınlardan geldiğini ifade etti. OECD ortalamasına yakın bir kadın iş gücü katılım oranı sağlanmasının Türkiye için önemli bir ekonomik fırsat oluşturacağını belirtti. Şimşek, “Kadınların iş gücüne katılımda yüzde 60’ları yakalarsak milli gelirde yüzde 20 artış sağlanabilir” dedi.

Türkiye’nin yapay zeka gelişmelerindeki yeri üzerine de konuşan Şimşek, yapay zekanın üretkenliğe katkısının büyük potansiyel taşıdığını, ancak gelir dağılımını bozma riskinin de bulunduğunu vurguladı. “Üretken yapay zeka bir tehdit gibi görülebilir ama siz hazırsanız uzun vadeli refaha katkı sağlayabilir. Hem dünya hem Türkiye için büyük potansiyel içeriyor” dedi. Türkiye’nin yapay zeka hazırlık endeksinde gelişmekte olan ülkeler arasında iyi bir konumda olduğunu, ancak gelişmiş ülkelerle kıyaslandığında geride kaldığını belirtti.

Bakan Şimşek, veri merkezlerine yapılacak yatırımların önemine de değindi. “Yatırımlar yapıldı ama veri merkezlerinde yapılacak çok şey var” diyen Şimşek, bu alandaki yatırımların hızlandırılması gerektiğini belirtti. Türkiye’nin teknolojik gelişmelere hazırlanarak küresel rekabetin içinde güçlü bir konumda olacağını ifade etti.

“Sanayiciler kısa vadede serzenişte bulunabilir” diyen Bakan, bazı sanayicilerin programın etkilerinden dolayı serzenişte bulunabileceğini, bunun bir kısmının dış kaynaklı, bir kısmının ise iş modeli kaynaklı olduğunu belirtti. Ancak, programın amacının sanayicileri ve girişimcileri daha verimli hale getirmeyi hedeflediğini ifade etti. “Bizim sizi zorlamamız lazım, daha inovatif ve verimli olun deyince olmuyorsunuz” diyerek, bu değişimin yalnızca devlet destekli programlar aracılığıyla sağlanabileceğini ekledi.

Bakan Şimşek’ten Türkiye için “Zenginler Kulübü” mesajı verdi. Türkiye’nin önümüzdeki birkaç yıl içinde “zenginler kulübü”ne girebileceğini, ancak bunun için verimlilik ve inovasyon konusunda daha fazla çaba sarf edilmesi gerektiğini vurguladı. Türkiye’nin, küresel ekonomik büyümeyi etkileyecek önemli faktörlere karşı hazırlıklı olması gerektiğini belirtti. Ayrıca küresel ısınmanın bir gerçeklik haline geldiğini ve bu sorunun ekonomik ve sosyal etkilerinin çok büyük olacağını ifade etti.

“İklim krizi konusunda OECD önerileri dikkate alınmalı” diyerek, iklim krizinin dünya ekonomisine ciddi zararlar verebileceğini belirtti. Kuraklık, gıda krizi, artan eşitsizlikler ve fosil yakıtlardan kaçışın küresel ekonomiyi etkileyen başlıca unsurlar olduğunu dile getirdi. Küresel ısınmanın bu şekilde devam etmesi durumunda, küresel hasıla üzerinde yüzde 18’lik bir azalma ve küresel açlık oranında yüzde 20’lik bir artış yaşanabileceğini belirtti. Bu öngörülerin son derece dramatik olduğunu vurgulayarak, OECD’nin sunduğu önerilerin dikkate alınmasının önemine dikkat çekti.

Yıllık büyümede sürdürülebilirlik hedefi hakkında bilgi veren Şimşek, Türkiye’nin yıllık büyüme oranını sürdürmesinin önemine de değindi. 1923 ile 2003 yılları arasında yıllık ortalama yüzde 4,8 büyüdüklerini, sonraki 20 yılda ise bu oranı yüzde 5,5’e çıkardıklarını belirtti. Bu büyümeyi korumanın Türkiye için büyük bir hedef olduğunu ifade etti. Türkiye’nin geleceği için inovasyon ve verimlilik odaklı programların hızla devreye alınması gerektiğini ekledi.

Bakan Şimşek, CDS’lerdeki düşüş sayesinde, yıllık 7 milyar dolar dış borç faizinden tasarruf sağlanacağını belirtti. Bu gelişmenin Türkiye için önemli bir mali avantaj oluşturduğunu ifade etti. Ancak enflasyonun, Türkiye ekonomisinin karşı karşıya olduğu en zorlu sorunlardan biri olduğunu vurguladı ve bu sorunun üstesinden gelmek için büyük çabaların harcandığını belirtti.

Enflasyonda hedeflerinde son durum hakkında bilgi veren Bakan Şimşek, 2025 yılına kadar enflasyonun tek haneli rakamlara indirilmesinin temel hedeflerinden biri olduğunu ifade etti. 2024 yılı başında yüzde 65 seviyelerinde olan enflasyonun, yıl sonunda yüzde 45 seviyelerine çekilmesinin önemli bir başarı olduğuna dikkat çekti. Bu sürecin yalnızca para ve maliye politikaları ile değil, aynı zamanda gelirler politikasıyla destekleneceğini belirtti.

Bakan Şimşek, Türkiye’nin ekonomik büyüme potansiyelinin hâlâ yüksek olduğunu, borçluluk oranlarının düşük olduğunu ve finansal koşulların zor olsa da bu dönemin geçici olduğunu vurguladı.

“Yapısal dönüşüm şart” diyen Bakan, enflasyonun düşüşüyle birlikte daha sağlıklı bir finansal ekosistem ve güçlü bir büyüme ortamı oluşacağını söyledi. Para politikası ve maliye politikalarının sınırlarının olduğunu, kalıcı başarı için yapısal dönüşümün şart olduğunu vurguladı ve Türkiye’nin bu süreçte önemli adımlar attığını ifade etti.

“Dış ticaret ilişkilerinde kritik adımlar atıldı” diyen Bakan Şimşek, Türkiye’nin dış ticaret ilişkileri konusunda da önemli adımlar attıklarını belirtti. Avrupa Birliği ile Gümrük Birliği anlaşmasının güncellenmesi ve Körfez ülkeleriyle Serbest Ticaret Anlaşmalarının (STA) ilerlemesi gibi gelişmelerin Türkiye’nin rekabet gücünü artıracağını vurguladı. Yapısal dönüşümle birlikte daha rekabetçi ve verimli bir ekonomiye ulaşacaklarını belirtti.

Exit mobile version