Merkez Bankası Faiz Kararı Üzerine Değerlendirmeler
Merkez Bankası, mart ayından bu yana yüzde 50 seviyesinde sabit tuttuğu politika faizini 26 Aralık’ta bir kez daha gözden geçirecek. Piyasalar, bu toplantıda bir faiz indirimi olup olmayacağı konusunda büyük bir merak içinde. Faiz kararı, 2025 yılına yönelik indirim yol haritasının nasıl şekilleneceği konusunda önemli sinyaller verebilir. Bu kapsamda, Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV) Makroekonomi Çalışma Grubu, bugün Para Politikası Değerlendirme Notu’nu yayımladı.
Notta, Türkiye’deki kasım ayı enflasyonunun yüzde 2,24 seviyesinde olduğu ve bu oranın G20 ülkeleri ile karşılaştırıldığında oldukça yüksek olduğu vurgulandı. Ayrıca, kredi piyasasında uygulanan makro ihtiyati kısıtlamaların, kredi faizlerinin enflasyonla mücadele için gereken seviyelerin üzerinde kalmasına neden olduğu belirtildi. Yüksek bütçe açığı da notta önemli bir sorun olarak ele alındı.
Yavaşlama Sinyalleri
TEPAV’ın değerlendirmesinde, kamunun belirlediği mal ve hizmet fiyatlarındaki tek seferlik yüksek artışların, önemli üretim girdilerinin maliyetlerini etkileyerek dinamik bir maliyet artışı sürecine yol açtığı ifade edildi. Bu durum, enflasyonla mücadeleyi zorlaştırmakta ve yüksek aylık enflasyon oranlarına neden olmaktadır.
Beyan Uyarısı
Notta, “Merkez Bankası’nın resmi açıklamaları dışındaki beyanlar, para politikasının etkisini zayıflatma ve risk primleri üzerinde olumsuz etkiler yaratma riski taşımaktadır” denildi. Rekabetçi piyasalarda faaliyet göstermeyen şirketlerin, kâr oranlarını belli seviyelerde tutmaya yönelik fiyatlama davranışlarının enflasyonda bir atalet yaratabileceği de vurgulandı.
Faiz İndirimine Temkinli Yaklaşım
Faiz kararına dair şu ifadelere yer verildi: “Kısıtlı bir faiz indiriminin enflasyonla mücadeleye zarar vermeyeceği öne sürülse de, enflasyonun ana eğiliminde aşağı yönlü bir hareketin toplumsal kesimlerde net bir şekilde görünür hale gelmesi önemlidir. Ayrıca, Türk lirası cinsinden finansmana erişimi zorlaştıran düzenlemelerin etkileri, liranın reel değerlenmesi ve olası finansal istikrarsızlık unsurları dikkatle izlenmelidir.”
Merkez Bankası’nın döviz rezerv seviyeleri göz önünde bulundurularak faiz indirimlerine temkinli yaklaşılması gerektiği ifade edildi. Döviz alımlarının, piyasalarda beklenmedik sonuçlara yol açabileceği belirtildi. Merkez Bankası, ekonomik aktörlerle güçlü bir iletişim kurarak, beklentilerin ve fiyatlama davranışlarının kontrol altında tutulmasını sağlamalıdır. Bu bağlamda, Bankanın yıllık enflasyon hedeflerini hükümetle birlikte açıklaması önemli bir adım olarak değerlendirilmektedir. Sonuç olarak, ekonomide tam anlamıyla rasyonele dönüş sağlanabilmesi için yukarıda belirtilen adımların hızla hayata geçirilmesi gerekmektedir.