Bankacılık Söyleşileri: Murat Bilgiç’in Açıklamaları
Murat Bilgiç, “Bankacılık Söyleşileri” etkinliği kapsamında yaptığı açıklamalarda, enflasyonla mücadele hedefiyle yürütülen ekonomi programının kararlılıkla devam ettiğini vurguladı. 2024 yılının ikinci yarısından itibaren ekonomide dengelenmelerin başladığını gözlemlediklerini belirtti. İç talepteki büyümenin durduğuna işaret eden Bilgiç, enflasyon beklentilerinde bir düşüş yaşansa da, hane halkının beklentilerinin hala yüksek olduğunu ifade etti.
Bilgiç, cari denge ve rezervlerdeki iyileşmenin uygulanan programın doğal bir sonucu olduğunu dile getirerek, finansal alanda enflasyonla mücadelede olumlu sonuçları görmeye başladıklarını söyledi. TSKB’nin fonlamasını yurtdışından gerçekleştirdiğini ve iki yıl öncesine göre yapılan sendikasyonlarda hem katılım sayılarında artış hem de maliyetlerde düşüş yaşandığını aktardı.
Kredi büyümelerine getirilen sınırlamalarla ilgili olarak, kalkınma bankalarının, kullandırılan kredilerin niteliği gereği önemli ölçüde muaf olduğunu belirten Bilgiç, şu ifadeleri kullandı:
- “Orta-uzun vadede yeşil dönüşümü destekleyen veya Türkiye’nin kırılganlıklarını güçlendirecek alanlara kullandırılan krediler sınırlamaya tabi değildir.”
- “Türkiye’nin stratejik kalkınma alanlarına verilen uzun vadeli yatırım kredileri de sınırlamalardan muaf tutulmaktadır.”
- “Bireyler makroihtiyati tedbirleri çok hissetmiyor olabilir; ancak ticari işletmeler açısından finansmana erişimde sıkı ve seçici kurallar uygulanmaktadır.”
Bilgiç, bu sıkı politikalara rağmen NPL (Nakit Performans Oranı) oranlarının yüzde 2 seviyelerinde seyrettiğini, kredi kartlarına yapılandırma kararının doğru bir zamanlama ile geldiğini kaydetti. Bireysel tarafta takibe intikallerde artış görülebileceğine, ancak bu durumun eski ivmesinde olmayacağına dikkat çekti.
Murat Bilgiç, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın Aralık ayında faiz indirimi yapacağını öngördüklerini ve bunun gerçekleştiğini, yılın ilk yarısına kadar dengelenme sürecinin devam edeceğini düşündüklerini söyledi. İkinci yarıda toparlanmanın başlamasıyla ekonominin bir miktar daha ivme kazanacağına, faiz indirimlerinin bankalara sağlayacağı ek destekle kredi piyasalarının canlanmaya başlayabileceğine inandıklarını ifade etti.
“Bu gelişmelerle 2024’te yüzde 3, 2025’te ise yüzde 3,3 büyüme bekliyoruz.” Bilgiç, bu seviyelerin Türkiye’nin potansiyel büyüme oranının altında kaldığını belirtti. “Genelde Türkiye’nin potansiyel büyüme oranı yüzde 5 civarında ifade edilir; ancak biz bu seviyenin biraz daha aşağıda olduğunu düşünüyoruz.” dedi.
Kalkınmanın Temel Unsurlarından Biri: Büyüme
TSKB Genel Müdürü Bilgiç, kalkınma bankası olarak Türkiye’ye vadesi 30 yıla varan kaynaklar getirdiklerini ve bu kaynaklara uygun projelere 10-15 yıl vadeli krediler verdiklerini anlattı. Bu vade yapıları nedeniyle TSKB’nin Türkiye’nin 10-15 yılını öngörmek zorunda olduğunu belirten Bilgiç, “Verilen kredinin geri dönüşünü bu perspektiften hesaplıyoruz. Bu nedenle büyümeye büyük önem veriyoruz. Çünkü kalkınmanın temel unsurlarından biri büyümedir.” şeklinde konuştu.
Bilgiç, Dünya Bankası’nın en büyük finansörleri arasında yer aldığını ve Avrupa’daki kalkınma bankalarının bu konuda önemli bir rol üstlendiğini vurguladı. Bu bankaların çevre ve sürdürülebilirlik meselelerini uzun zamandır gündemlerinde tuttukları için TSKB’nin de bu süreçte önemli ilerlemeler kaydettiğini, ayrıca kredi verirken koydukları koşulların da belirleyici olduğunu ifade etti.
Piyasaya ve paydaşlara duyurulan emisyon ve sürdürülebilirlik hedeflerine işaret eden Bilgiç, bu hedeflere yönelik kullandırılan kredilerin etkisini değerlendirdiklerini ve ilerlediklerini kaydetti. “Olumsuz bir durum tespit ettiğimizde kredi vermemek gibi bir yaklaşımımız yok. Aksine, o olumsuzluğu ortadan kaldıracak çözümleri sunarak kredi sağlıyoruz.” dedi. Örneğin, Türkiye’nin güçlü bir çimento sektörüne sahip olduğunu belirten Bilgiç, bu sektöre kredi sağlamaktan kaçınmadıklarını, çimento sektörünün yeşil dönüşümüne destek olmak amacıyla emisyon salınımını azaltmaya yönelik krediler sunduklarını söyledi. Benzer bir yaklaşımı demir-çelik ve alüminyum gibi sektörler için de uyguladıklarını belirtti.
2025’te Ekonomik Büyüme Hız Kazanabilir
Bilgiç, TSKB’den kredi kullanmanın, kaynakların nitelikli, uzun vadeli ve maliyet açısından avantajlı olması nedeniyle, bir şirket için Dünya Bankası’ndan ya da diğer uluslararası kalkınma bankalarından kredi almak anlamına geldiğini ifade etti. “Burada biz bir köprü görevi görüyoruz. Eğer bir firmanın kredi geçmişinde TSKB’yi görüyorsanız, bu durum tüm bankalar açısından o firma için güçlü bir referans anlamına geliyor.” dedi.
Murat Bilgiç, kalkınma bankalarının sektördeki pazar payının yüzde 2 ile gelişmekte olan bir ülke için oldukça düşük bir seviye olduğunu belirtti. TSKB’nin özel sermayeli bir kalkınma bankası olduğunu hatırlatarak, şu bilgileri paylaştı:
- “TSKB, özel sektöre finansman sağlama görevini üstlenmektedir.”
- “Ancak piyasada kamu bankaları ve büyük ticari bankalar oldukça güçlü bir konumda bulunmakta ve ağırlığı ellerinde tutmaktadır.”
- “Buna karşın TSKB, Türkiye’nin önde gelen bankalarından biri olarak dikkat çekmekte ve aktif büyüklük açısından ilk 10-11 banka arasında yer almaktadır.”
Bilgiç, gelişen bir ülke olan Türkiye için yüzde 2’lik pazar payının ihtiyaçları karşılamakta yetersiz kaldığını vurguladı ve bu oranın yüzde 10 seviyelerine ulaşması gerektiğini, böylece dönüşümü hızlandıracak uluslararası nitelikli fonların doğru alanlara yönlendirilip daha büyük bir etki yaratılabileceğini ifade etti.
Bilgiç, TSKB’nin 2024 yılının ilk 9 ayında toplam kredi hacminin 5 milyar dolar, yalnızca 9 aylık dönemde yeni kullandırılan kredilerin ise 1,5 milyar dolar seviyesinde gerçekleştiğini belirtti. Bu kredilerin büyük çoğunluğunun nitelikli yatırım kredilerinden oluştuğunu vurguladı. 2024’e başlarken dolar bazında yüzde 10’luk kredi büyümesi öngördüklerini, 1,5 milyar dolarlık kredi kullandırımının yüzde 11,5 seviyesinde bir büyümeye denk geldiğini aktaran Bilgiç, “Hedefimizin üzerinde, yüzde 12’lik bir büyümenin gerçekleşeceğini düşünüyoruz. TSKB portföyünün yüzde 91’i Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları ile bağlantılıdır.” dedi.
TSKB, 75’inci Yıldönümünde Üçüz Dönüşüme Odaklandı
TSKB’nin çevresel konular ve sürdürülebilirlik açısından önemli bir rol üstlendiğini söyleyen Bilgiç, bankanın üçlü dönüşüm alanlarında ciddi bir bilgi ve deneyim birikimi oluşturduğunu belirtti. Üçlü dönüşüm sürecinin ikinci aşaması olan teknolojik dönüşümün verimlilik açısından kritik bir odak noktası olduğunu, üçüncü aşamanın ise beşeri sermayenin geliştirilmesine yönelik toplumsal dönüşüm çalışmaları olduğunu ifade etti.
2025’in TSKB’nin 75’inci yılı olduğunu ve 2 Haziran’ın “TSKB Kalkınma Günü” olarak tescillendiğini aktaran Bilgiç, “O tarihte düzenleyeceğimiz toplantıda bu önemli başlıkları ele almayı hedefliyoruz. Şimdiden paydaşlarımızla ve fon sağlayıcı kuruluşlarla bu konular üzerine konuşmaya başladık.” dedi. Türkiye’nin sosyal dönüşümü için gerekli strateji ve araçları belirlemek üzere adımlar attıklarını ve bu kaynakların hangi koşullar altında kullanılabileceğine dair araç kitleri üzerinde çalıştıklarını da sözlerine ekledi.
Bilgiç, TSKB’nin 2025 itibarıyla global ölçekte benzersiz bir örnek olarak daha da ön planda olacağını dile getirdi. Bu yıl, TSKB özelinde kalkınma bankalarının rolünü ve etkisini daha güçlü bir şekilde anlatmayı amaçladıklarını belirtti ve özellikle üçüz dönüşüm konusunu çeşitli platformlarda daha fazla vurgulamayı planladıklarını ifade etti.
Bilgiç, 2025 hedeflerine ilişkin şunları söyledi:
- “Türkiye’ye daha uygun maliyetlerle finansman sağlamada ciddi bir başarı elde ettik.”
- “Önümüzdeki süreçte bunu daha ileri taşımayı hedefliyoruz.”
- “2024 yılı, Türkiye Yeşil Fonu’nun hayata geçirilmesi açısından kritik bir yıl oldu.”
- “Dünya Bankası’nın TSKB’ye sağladığı kredi sayesinde bu fona yatırım yapıyoruz.”
Bilgiç, “155 milyon dolarlık başlangıç hacmine sahip olan bu fonu, diğer yatırımcıların katkısıyla 405 milyon dolara kadar çıkarmayı hedefliyoruz. Fonun amacı, şirketlerin dönüşüm süreçlerine eşlik etmektir. Özellikle çevresel sürdürülebilirlik ve yeşil dönüşümü desteklemek açısından önemli bir misyona sahip. 2024 yılı fonun kuruluş ve aktif hale gelme yılıydı. Ancak 2025’te, fonun somut yatırımlara dönüştüğünü görmeye başlamayı umuyoruz.” diyerek, bu projenin TSKB’nin 75 yıllık tarihi için güçlü bir kilometre taşı niteliğinde olduğunu belirtti.