Günay DEMIRBAĞ’ın Arabica Coffee House ile İlgili Vizyonu
Türkiye’nin yerel kahve markalarından biri olan Arabica Coffee House, sektördeki hedeflerini sürdürülebilir bir vizyonla birleştirerek büyümeyi hedefliyor. Markanın CEO’su Av. Sertaç Yalçın, kahve fiyatlarındaki artış, iklim krizi ve kadın istihdamına yönelik projeler gibi önemli konularda sorularımızı yanıtladı.
Kahve Fiyatlarındaki Artış ve Sektöre Etkileri
Kahve fiyatlarındaki artışın uzun vadede kahve tüketimine ve sektörün geneline nasıl bir etkisi olacağını öngörüyorsunuz?
Kahve fiyatlarındaki artış, birden fazla faktörün birleşimi ile ortaya çıkıyor. Özellikle pandemi sonrası dönemde, kahve borsasındaki fiyatlar 200-250 dolar seviyelerine kadar yükseldi ve şu anda 320 dolar seviyelerine ulaşmış durumda. Bu fiyat artışını, kahve yetiştirilen coğrafyada yaşanan iklim değişiklikleri ile birlikte, çiftçilerin pandemiden sonra yaptıkları kontratlarla fiyatları artırma çabalarıyla da ilişkilendirmek mümkün. Ayrıca, artan kahve talebi ile üretimdeki yavaş artış, arz-talep dengesizliğine yol açarak fiyatların yükselmesine neden oluyor.
Şirketler, maliyetleri kontrol altında tutmak için uzun vadeli kontratlar yaparken, dövize endeksli anlaşmalar da imzalıyor. Ürün tedarikinde stoklarla çalışarak fiyat artışlarını dengelemeye çalışıyorlar. Ancak, kahve fiyatlarındaki artışın yanı sıra, işçilik ve ambalaj maliyetlerinde de ciddi artışlar yaşanmakta. Kahve tüketimi, günümüzde bir yaşam tarzı haline geldi ve bu nedenle fiyat artışlarına rağmen kahve tüketiminin devam edeceğini öngörüyoruz.
Öncelik: Kadın İstihdamı
Arabica Coffee House, “En İyi ve Güçlü Türk Markası” olma hedefi doğrultusunda “Fark Yarat Öncü Ol” sloganıyla ilerlemekte. Kahve sektörünün öncülerinden biri olarak, sektöre ve topluma katma değer sağlamak, sürdürülebilir bir ekonomi oluşturmak ve ülkemiz değerlerine katkıda bulunmak, markamız için büyük önem taşıyor.
Bu çerçevede gerçekleştirdiğimiz yatırımlarla işimizin temel taşlarını güçlendiriyoruz. Özellikle güneş enerjisi yatırımımız sayesinde, kendi enerji ihtiyacımızı karşılamayı başarıyoruz. Ayrıca, şubelerimizde ihtiyaç duyduğumuz mobilya ve diğer ürünleri yeni kurduğumuz mobilya üretim fabrikamızda üretmeye başlıyoruz. 50 milyon Türk lirasını aşan bir yatırım ile hayata geçirdiğimiz projede, kadın istihdamına özel bir önem veriyoruz. Eğitim almamış ve meslek sahibi olmayan ev kadınlarına meslek edinme fırsatı sunan bir projeyi hayata geçirdik.
İklim krizi, özellikle taşra bölgelerinde yaşayan insanlar için ciddi bir tehdit haline gelmiştir. Bu nedenle, sürdürülebilir bir gelecek için adımlar atarak fark yaratmayı ve öncü olmayı hedefliyoruz. Projemizin odak noktasında, iklim krizinden etkilenen ekim sahalarına yakın köylerde yaşayan kadınlar bulunuyor. Bu kadınlar, tohum topu üretimi için eğitim alarak gelir elde ediyorlar. Elde edilen tohum topları, dronelar aracılığıyla ekim alanlarına dağıtılmakta. Böylece, iklim krizinin etkilediği grupların gelir eşitsizliğine karşı bir çözüm sunarken, doğaya da olumlu katkılarda bulunmuş oluyoruz.
100 Yılın Tohumları kampanyamız ile kadınların toplumdaki rollerini güçlendirmeye katkıda bulunmayı hedefliyoruz. Hep birlikte, geleceğe daha güçlü bir toplum bırakmak için kararlılıkla çalışıyoruz.