1. Haberler
  2. Ekonomi
  3. 2025 Yılı Türkiye Ekonomisi: Enflasyon, Faiz İndirimleri ve Kamu Harcamaları Üzerine Değerlendirmeler

2025 Yılı Türkiye Ekonomisi: Enflasyon, Faiz İndirimleri ve Kamu Harcamaları Üzerine Değerlendirmeler

featured

Recep ERÇİN

Ekonomistler, mevcut ekonomi programının enflasyonu düşürme, beklentileri düzeltme, not görünümünü ve risk primini iyileştirme, cari dengeyi güçlendirme, rezervleri artırma ve bütçe tarafında deprem harcamalarına rağmen önemli bir toparlanma sağladığını vurguluyor. TÜSİAD ve Koç Üniversitesi iş birliği ile düzenlenen “2025 Yılında Türkiye Ekonomisi” başlıklı seminerde konuşan TÜSİAD Baş Ekonomisti Gizem Öztok Altınsaç, “Tüketimi istediğimiz hızda yavaşlatmakta zorlanıyoruz. Eğer bu şekilde devam ederse enflasyon en fazla yüzde 30 seviyelerine düşer ve verimsizlik sorunu devam eder. 2025 yılı çok kritik bir yıl. Harcama yaparsak, sonrasında zor dönemler geçirebiliriz. 2025 için bir uzlaşma var ama 2026’ya yaklaşırken 2025’i nasıl değerlendireceğiz? Enflasyonu aşağı çekebilir miyiz ve üretim alanında adım atabilir miyiz? Çünkü sonrasında seçim gündemi ile karşılaşacağız. Ekonomi, istihdam yaratamayan ve üretim yapamayan bir noktaya gelmiş durumda” şeklinde bir mesaj verdi.

“Enflasyon yüzde 30’larda takılacak”

Gizem Öztok Altınsaç, “Para politikası üzerine düşeni yaptı. Para politikası sıkıydı, ama iktisadi politika da sıkı mıydı?” sorusunu gündeme getirerek, “Tam anlamıyla sıkı diyemeyiz. Türkiye’de büyük bir monetizasyon süreci yaşandı. EYT, KKM faiz ödemeleri, 2017’den beri uygulanan KGF gibi faktörler ve sosyal transferler de bu sürece eklendi. Son 7-8 yıl içinde monetizasyon ve talep patlaması yaşandı. Enflasyon yüzde 70-80 seviyelerine ulaştığında, sadece para politikası ile bu sürece kadar gelebiliyorsunuz. Yüzde 30’un altına inmek oldukça zor olacak. Önümüzdeki sekiz toplantının her birinde 2.5 puanlık indirim yapılması mümkün.” dedi.

“Bankaların kredi faizleri ile Hazine’nin faizleri yarışacak mı?”

Emekli Hazine Müsteşar Yardımcısı Hakan Özyıldız ise, “Bankaların kredi faizleri ile Hazine’nin faizleri arasında bir yarış başlayacak mı? Bunu dikkatli bir şekilde izlememiz gerekiyor. Bütçede 312 milyar liralık bir tasarruf mevcut. Kur kontrol altında, bütçede büyük bir sorun yok. Ancak enflasyon hâlâ yüzde 44 seviyelerinde. Toplum yorulmuş durumda ve ücretli çalışanlar ile emeklilerin talepleri var. Siyasilerin üzerindeki baskılar, bizim taleplerimizden çok daha fazla. Tek umudumuz, seçimlerin uzak bir tarihte olması.” tespitinde bulundu.

“Acı reçeteyi dağıtmak Merkez Bankası’nın işi değil”

DÜNYA Gazetesi Yazarı ve Koç Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Selva Demiralp, faiz indirimlerinin yüzde 44’lük enflasyonun yüzde 21’e düşeceği için yapılmadığını, indirim döngüsünün başka sebeplerden kaynaklandığını ifade etti: “Elbette bunun bir nedeni büyüme endişesidir. Bir yandan faizler düşerken, kredi ile ilgili sınırlamalar devam ediyor. Geçen sene bu zamanlar, bir acı reçete dönemi başlamıştı; bu durumda şikâyet etmek yerine maliyeti dağıtmak gerektiği görüşündeydik. Ancak acı reçeteyi dağıtmak Merkez Bankası’nın işi değil, bu maliye politikasının sorumluluğundadır. Büyümede yavaşlama veya durgunluk endişesi nedeniyle faiz indirildiği düşüncesinde değilim.”

“Faizlerin hızlı bir şekilde inmemesi gerekiyor”

“Türkiye, uçurumun kenarına gidip geri dönebilme yeteneğini gösterdi” diyen Bilkent Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hakan Kara, “Dış denge ve rezervlerde bir başarı sağlandı. Yüksek faizle bu başarı elde edildi. Ancak, bu durum tüm kuruluşların not artırmasına neden oldu. Şimdi alçaktaki meyveleri topladık, bundan sonra daha zor işler var.” ifadelerini kullandı. Yılın ikinci yarısından itibaren enflasyonun ne hızda düşeceğinin önemli olacağını belirten Kara, “2024’te nakit bütçe dengesi ile genel bütçe dengesi farklılaşacak. 2025 yılında bütçenin 4.8’den 3.1’e düşmesi planlanıyor. Ancak nakit bütçe dengesi çok az düşecek. Merkez Bankası fazla destek alamayacak. Bu noktada faizlerin hızlı bir şekilde inmemesi gerekiyor.” şeklinde konuştu.

TÜSİAD’dan kamuya 3 maddelik öneri

TÜSİAD Başkanı Orhan Turan, son 1.5 yılda ülke risk priminde, Merkez Bankası rezervlerinde ve cari açıkta önemli başarılar elde edildiğini söyledi. Turan, “Enflasyonu düşürmenin ilk aşamasında ilerleme sağladığımızı gözlemliyoruz. Ancak şimdi daha zorlu bir süreç başlıyor. Dezenflasyon süreci 2025’te de devam edecek; ancak hedeflenen seviyelere ulaşabilmemiz için bütüncül bir yaklaşımla hareket ederek para politikasını daha uyumlu bir mali politika ve yapısal reformlarla desteklememiz gerekiyor.” dedi. Ciddi bir kamu harcama reformu çerçevesinde 3 başlıkta hızlı ve sistematik adımlar atılması gerektiğini vurgulayan TÜSİAD Başkanı, şu başlıkları sıraladı:

  • Ekonominin etkin işleyişine katkı sağlamayan kamu harcama kalemlerinde ciddi tasarruflar yapılması.
  • Ekonominin etkin işleyişine destek verecek eğitim, teknoloji ve üretimin yeniden yapılandırılması gibi alanlarda kamu kaynaklarının artırılması.
  • Sosyal devlet sorumluluğunun, doğrudan, açık ve şeffaf bir sosyal politika ile yerine getirilmesi.

Ekonomistlerin 2025’e ilişkin görüşleri

  • Gizem Öztok Altınsaç: 2025’te kredi derecelendirme kuruluşlarından birer kademe puan artışı bekliyorum. Portföy girişi olacak; bugün carry trade olur, yarın 2 yıllık kâğıtlara yönelir. Faizler aşağı yönde hareket edecek. Ancak faizlerin düşmesiyle finansman maliyetleri düşecek mi? Bunu göreceğiz. Büyüme oranı yüzde 3.5 olarak öngörülüyor, ikinci yarıda bir hızlanma olabilir ve 4’lere çıkabiliriz. Gıda ve enerjide mikro reformlara ihtiyaç var.
  • Selva Demiralp: Faiz indirimi, enflasyonla birlikte ilerleyecek. Enflasyon 12-15 puan düşerse, Merkez Bankası da bu kadar indirim yaparsa, ulaşılacak seviyeler yüzde 30 civarında olacak. Beklentim yüzde 32 enflasyon ve yüzde 3 büyüme şeklinde. Siyasi baskı ve Hazine’nin faiz borcu nedeniyle erken bir indirim döngüsü başladı.
  • Hakan Kara: Yüzde 44’lük enflasyon mevcut ama aylık eğilim yüzde 2.2 ve yıllıkta yüzde 30’a düşüyor. Kötü senaryoda yüzde 38’e çıkabilir. Bu yıl enflasyonun yüzde 30 olması zor bir hedef değil. Piyasanın cari açık beklentisi 15 milyar dolar. Ancak ben 28 milyar dolar bekliyorum. Kurun denge değerini bilmek imkânsız. Türkiye, yeme içme konusunda pahalı hale geldi. Dolar bazında ücretler de hızlı artış gösterdi ama ABD enflasyonuyla kıyaslandığında, on yıl öncesi ile aynı seviyede.
  • Hakan Özyıldız: Türkiye’de Nisan 2022’den bu yana iç borçların faiz ödeme projeksiyonu, anaparanın üzerinde; bu oran yüzde 130. Maliye politikası açısından bu veri oldukça önemlidir.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir