1. Haberler
  2. Ekonomi
  3. Bankacılık Söyleşileri: Akben’in Ekonomik Değerlendirmeleri ve Gelecek Öngörüleri

Bankacılık Söyleşileri: Akben’in Ekonomik Değerlendirmeleri ve Gelecek Öngörüleri

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Bankacılık Söyleşileri: Akben’in Değerlendirmeleri

Bankacılık Söyleşileri kapsamında bir açıklama yapan Akben, içinde bulunduğumuz dönemde olayların hızla geliştiğini belirtti. Bir hafta önce Suriye meselesinin nasıl şekilleneceğini düşünmenin zor olduğunu, ancak bir hafta sonra İsrail, ABD ve Batı’nın bu konuya yaklaşımının nasıl evrileceğine dair senaryoların ortaya çıktığını ifade etti. Türkiye’nin stratejik konumuna dikkat çeken Akben, çevresindeki jeopolitik riskler ve ülkelerle olan ilişkilerin dengeli bir şekilde yönetilmesinin giderek zorlaştığını vurguladı.

Akben, ABD’nin yeni başkanı Trump’ın verdiği sözlere de değinerek şunları söyledi:

  • “Gerçekten söylediklerini gerçekleştirebilecek mi?”
  • “Savaşları bitirecek mi?”
  • “Tarifeleri uygulamaya devam edecek mi?”
  • “Avrupa ile olan ilişkilerdeki olumsuzluklar nasıl şekillenecek?”

Bu sorular, küresel politika ve ekonomi açısından oldukça önemli. Eğer uluslararası düzeyde bir iyileşme olursa, bu durum Türkiye’ye de olumlu yansıyacaktır. 2025’in ilk altı ayı da zorlu geçeceğe benziyor. İlk altı ay sonrasında Trump’ın politikaları ve dünya ekonomisindeki gelişmelerle bazı durumların daha netleşeceğini sözlerine ekledi.

Uluslararası kuruluşların açıkladığı rakamlar ve Türkiye’deki son verileri incelediğinde, büyüme oranının ortalama seviyenin biraz altında olduğunu hatırlatan Akben, dünyaya baktığında büyüyen nadir ülkelerden biri olmanın önemli bir avantaj sağladığını belirtti. Akben, mevcut konjonktürde büyüme potansiyelinin korunmasının kritik öneme sahip olduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti:

  • “Uluslararası derecelendirme kuruluşlarının belirlediği yatırım yapılabilir seviyeye yeniden ulaşmamız, büyüme katsayımızı olumlu yönde etkileyecektir.”
  • “Türkiye ekonomisi için dış kaynakların ve ihracatın önemi büyüktür. Avrupa ve ABD’deki faiz indirimleriyle birlikte, Türkiye’deki politika setinin daha stabil ve güven verici bir görünüm kazanması, ihracatın gelişmesine ve ülkeye kaynak akışının hızlanmasına katkı sağlayacaktır.”

“Merkez Bankası aceleci bir tavır sergilemiyor”

Merkez Bankasının aceleci bir tavır sergilemediğini belirten Akben, enflasyonda, rezervlerde ve Katılım Hesabı (KKM) hesaplarında olumlu gelişmeler yaşandığını ifade etti. Emekli maaşları ve yılbaşında yapılacak düzenlemelerin asgari ücret seviyeleri gibi faktörlerin ekonomiye nasıl yansıyacağını izlemek gerektiğine dikkat çekti.

Akben, enflasyonda Merkez Bankasının hedeflediği seviyelere henüz ulaşamadıklarını belirterek, “Bu altı aylık süreçte gerek faiz indirimleri gerek mevcut politika setinde önemli sapmaların olmayacağını düşünüyorum. Merkez Bankası, hangi tedbirleri zamanla gevşeteceğini kendi bilgi setine dayanarak daha iyi değerlendirebilir. Ancak burada verilen karar, piyasaya iletilen mesaj açısından oldukça önemli.” dedi.

Bankacılık sektöründeki ortalama öz kaynak karlılığının %20 civarında, enflasyonun ise %47 olduğu bir ortamda, bu durumun bankalar için doğal bir değer kaybı anlamına geldiğini vurguladı. Kredi büyümesinin sınırlı kalması nedeniyle bankaların bu alandaki gelirlerinin etkilendiğine, Merkez Bankasının zorunlu karşılık tutma düzenlemelerinin maliyetleri artırdığına dikkat çekti.

Akben, bu tür koşullarda bankaların durumu geçici bir dönem olarak değerlendirmesi gerektiğine işaret ederek şunları kaydetti:

  • “Bu yıl hedeflerimizi, Orta Vadeli Program (OVP) ve Merkez Bankası kararları çerçevesinde revize ettik.”
  • “Sektör olarak hedeflerimizin %100’üne ulaşamasak da, tahmini bütçe gerçekleşmesinin yıl sonunda %80 civarında olacağını öngörüyorum. Bu oran, mevcut ekonomik koşullar ve sektörel dinamikler göz önüne alındığında olumlu bir performans olarak değerlendirilebilir.”
  • “Katılım bankacılığı açısından, kar dağıtma mantığı, işleyişimizi diğer konvansiyonel bankalara kıyasla daha karmaşık hale getiriyor. Katılım bankacılığında, kullandırılan krediler üzerinden gelir elde edildiği için, yeterli kredi kullandırılamadığı durumlarda gelir elde etmek ve bunu müşterilerle paylaşmak zorlaşıyor.”

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir