1. Haberler
  2. Ekonomi
  3. Finansın Geleceği Zirvesi: Bankacılığın Geleceği Paneli

Finansın Geleceği Zirvesi: Bankacılığın Geleceği Paneli

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Finansın Geleceği Zirvesi’nde gerçekleştirilen “Bankacılığın Geleceği” panelinde, bankacılık sektörünü etkileyen önemli gelişmeler ve atılması gereken adımlar detaylı bir şekilde ele alındı. Türkiye Bankalar Birliği (TBB) Yönetim Kurulu Başkanı Alpaslan Çakar, dünyanın 2024 yılına salgın, tedarik zincirinin bozulması ve jeopolitik riskler gibi kavramlarla girdiğini belirtti.

Çakar, dünya ekonomisinin bu yıla yüksek enflasyonla başladığını vurgulayarak, “Bu durum, sermaye hareketlerinin daha çok gelişmiş ülkelere yönelmesine sebep oldu ve korumacı yaklaşımlar ortaya çıkmaya başladı. 2024 yılının ilk yarısı, bu parametreler çerçevesinde şekillenmiştir. Özellikle Avro Bölgesi ve ABD’de yüksek enflasyon nedeniyle finansal sıkılaştırma programları doğrultusunda süreç yönetilmiştir.” dedi.

Türkiye’nin yıla yüksek enflasyon, mütevazi Merkez Bankası rezervleri ve cari açık gibi durumlarla giriş yaptığını belirten Çakar, 2024 yılı hikayesinin Orta Vadeli Program (OVP) üzerine inşa edildiğini ifade etti.

Alpaslan Çakar, OVP’nin dört temel unsuru olduğunu hatırlatarak şunları ekledi:

  • Fiyat istikrarı
  • Bütçe disiplini
  • Sürdürülebilir cari açık
  • Yapısal reformlar

Çakar, “Bankacılık ve finans sektörü olarak politikalarımızı fiyat istikrarı ve finansal istikrar çerçevesinde şekillendirdik. Fiyat istikrarı kapsamında politika faiz oranları yüzde 50 seviyesine çıkarıldı ve bu durum bilançolarımızın hem pasif hem de aktif tarafını etkiliyor.” şeklinde konuştu. Ayrıca, dezenflasyon sürecini yönetmek için sıkı para politikası uygulandığını ve bu politikanın üç temel bileşen üzerine inşa edildiğini belirtti:

  • İlk olarak, kaynak yönetimi kapsamında TL mevduatın bilançolar üzerindeki payını artırmaya yönelik politikalar devreye alındı ve KKM’den çıkış stratejisi planlandı.
  • İkincisi, kredi tarafında selektif kredi politikası uygulandı.
  • Üçüncüsü, likidite yönetimi açısından zorunlu karşılık mekanizması hayata geçirildi.

Çakar, bu politikaların sonucunda rezerv, cari denge ve CDS’lerde iyileşme yaşandığını, Türkiye’nin gri listeden çıktığını ve uluslararası derecelendirme kuruluşlarının ülke notunu artırdığını söyledi. Sektör olarak 30 trilyon liralık bir büyüklüğe ulaştıklarını, toplam gayri safi milli hasıla içerisinde büyüklüğün yüzde 76 seviyesine geldiğini belirtti. “Yüzde 76, ülkemiz ölçeğinde anlamlı bir rakam. Ancak Euro Bölgesi ve daha gelişmiş ülkelere baktığımızda, bu oranın çok daha yüksek seviyelere gidebileceğine inanıyoruz.” diyerek sözlerine devam etti.

Çakar, ana fonlama kaynakları olan mevduat büyüklüğünün 18,6 trilyon lira seviyesinde olduğunu, bilanço içerisindeki payının ise yüzde 60’lar seviyesinde olduğunu aktardı. Kredi tarafında ise 15 trilyon liralık bir kredi hacmine sahip olduklarını belirtti.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir