Merkez Bankası’nın Faiz İndirim Kararı ve Ekonomik Yansımaları
Merkez Bankası, yılın son toplantısında politika faizini 250 baz puan düşürerek %47,50 seviyesine indirdi. Bu, 22 ay aradan sonra gerçekleşen ilk faiz indirimi oldu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu indirimle ilgili olarak “Faizi kesinlikle indirmeye başlayacağız. 2025 bunun işaret yılı olacaktır. Faiz inecek ki enflasyon da insin. Bu, bizim olmazsa olmazımız” şeklinde açıklamalarda bulundu. Erdoğan’ın bu ifadeleri, ‘Faiz sebep, enflasyon sonuç’ anlayışına geri dönüş olarak değerlendirildi.
İktisatçı Dr. Mahfi Eğilmez, bu anlayışa yönelik eleştirilerini içeren bir yazı kaleme aldı. Eğilmez, Merkez Bankası’nın enflasyonda düşüş eğilimine işaret ederek faizi %50’den %47,5’e düşürmesinin arkasındaki piyasa beklentisinin, genelde 1,5 ile 2 puanlık bir indirim yönünde olduğunu belirtti. 2,5 puanlık bu indirim ise piyasalarda şaşkınlık yarattı.
Sadeleşme Politikası Rafa Kaldırıldı
Eğilmez, gecelik borçlanma faizinin, borç alma ve verme faizleri arasında üç puanlık bir fark oluşturduğunu vurguladı. Merkez Bankası’nın uzun süre “sadeleşme politikası” adı altında yürüttüğü çabaların da bu indirimle rafa kaldırıldığını ifade etti.
Faiz Politikasının Esnekliği
Yabancı yatırımcıların, kurun sabitleşme eğilimini görerek carry trade işlemleriyle döviz getirip bozdurduğunu ve döviz hesabı olan Türk vatandaşlarının da Türk Lirasına dönerek yüksek döviz faizi elde ettiklerini hatırlatan Eğilmez, enflasyonla mücadele edilen bir ortamda, “Eğer enflasyonda düşüş eğilimi başlamışsa, faizlerin de yavaş yavaş indirilmesi ve Türk Lirası mevduattan döviz faizi elde edilmesi çekiciliğinin yok edilmesi gerektiğini” belirtti. Ayrıca, faiz politikasının yukarıya doğru da esnek olması gerektiğine dikkat çekti.
Faiz ve Enflasyon İlişkisi
Eğilmez, “Faiz, enflasyon düşerken enflasyonu birkaç puan gerisinden izlemeli, enflasyon yükselirken öne geçip enflasyonun birkaç puan önünden gitmelidir” diyerek, bu konudaki görüşlerini özetledi. 2021 Ocak ayından beri Merkez Bankası faizi ve enflasyon arasındaki ilişkiyi gösteren bir grafik paylaşan Eğilmez, 2021 yılı Eylül ayında enflasyonun %19, Merkez Bankası politika faizinin de %19 olduğunu belirtti. Bu durumda Merkez Bankası’nın faizi artırarak enflasyondaki çıkışı durdurması gerektiğini vurguladı. Eğilmez, “Eğer Merkez Bankası Eylül toplantısında %19 olan politika faizini %22’ye çıkarmış olsaydı, bugün enflasyon diye bir sorunumuz olmayacaktı” dedi.
Yanlış Faiz Politikaları ve Sonuçları
Ne var ki, Merkez Bankası, siyasetçilerin “faiz sebep enflasyon sonuçtur” söylemine uyarak politika faizini %18’e indirdi. Daha da kötüsü, izleyen aylarda bu indirime devam ederek faizi %8,5’e kadar düşürdü. Bu durum, enflasyonun hızla yükselmesine neden oldu. İnsanlar, paralarını enflasyonun çok altında faizle bankaya yatırmak yerine dövize yöneldi. Bu süreçte, kur yükselmeye başlayınca, faizi yeniden hızla yükseltmek yerine kur korumalı mevduat hesapları oluşturularak ikinci bir yanlış yapıldı.
Bu gelişmeler, “sebep-sonuç” ilişkisini karıştırmanın yanı sıra, “iki yanlış bir doğru etmez” atasözüne de aykırı bir yaklaşım sergilemiş oldu. Faiz indirimi hatası enflasyonu uçururken, kur korumalı mevduat uygulaması Merkez Bankası’nda astronomik zararlara yol açtı.
Gelecek İçin Dersler
Merkez Bankası’nın politika faizi ile enflasyon arasındaki ilişki, zaman zaman yanıltıcı görünümler yaratabiliyor. Örneğin, faizin düşmesiyle enflasyonun da düşüyormuş gibi görünmesi, yanlış bir algı oluşturabiliyor. Ancak, bu yanıltıcı görünümün birden fazla nedeni bulunmaktadır. Öncelikle, önceki dönemde uygulanan yanlış politika nedeniyle enflasyon hızlı bir şekilde artmış ve izleyen dönemlerde baz etkisi ile düşüş gözlemlenmiştir.
Kiralar ve okul ücretlerine tavan konulması da artışları frenlemiş, kur korumalı mevduat uygulamasıyla kur sabitleştiği için ithal girdiler ucuz kalmış ve üretim maliyetleri fazla artmamıştır. Sonuç olarak, enflasyonda gerileme meydana gelmiştir. Ancak Merkez Bankası politika faizini artırmaya başladığında, enflasyonun yükselişe geçtiği gözlemlenmiştir.
Sonuç olarak, 3 yılı aşkın bir süreyi kapsayan bu gereksiz deneyim, Merkez Bankası’nın enflasyon düşerken politika faizini enflasyonun birkaç puan üzerinde tutarak indirmesi gerektiğini bir kez daha göstermiştir. Ayrıca, enflasyon yükselirken de politika faizinin enflasyonun birkaç puan üzerinde olacak şekilde önceden yükseltilmesi gerekmektedir. Günümüzde “enflasyonu düşürmek için faizi düşürmek gerekir” şeklindeki söylemler yeniden gündeme geldiğinde, bu yazıyı kaleme almak bir zorunluluk haline geldi.