Türkiye Ekonomisine Dair Değerlendirmeler
Şimşek, Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği’nin (MÜSİAD) düzenlediği “2024 Yılı Değerlendirmesi 2025 Yılı Beklentileri” programında, Türkiye ve dünya ekonomisi hakkında kapsamlı değerlendirmelerde bulundu. Kısa vadede, dünya ekonomisinde Türkiye’yi etkileyen önemli konulara değinen Şimşek, 2025 yılı itibarıyla Avrupa Birliği ve Türkiye’nin yakın coğrafyasında büyümenin hızlanmasının beklendiğini belirtti.
Bunun gerçekleşmesi halinde, dış talep ve ihracat açısından olumlu bir trendin oluşacağını ifade eden Şimşek, şunları kaydetti:
- “Bu durum, Türkiye’nin ekonomik programını, büyümesini ve ihracatını destekleyici bir etki yaratacaktır.”
- “Avrupa ve ABD’nin ekonomi politikalarında belirsizlikler artarken, küresel enflasyondaki düşüş bizim için destekleyici bir faktör.”
- “Kısa vadeli finansal koşullar, Orta Vadeli Programı (OVP) ve ekonomik aktiviteleri destekleyici nitelikte.”
- “Petrol ve doğal gaz gibi emtia fiyatlarında, şu an itibarıyla reel bir artış öngörülmüyor.”
- “Jeopolitik gelişmeler, Türkiye’nin artan stratejik önemini daha net bir şekilde ortaya koyacak.”
Şimşek, Türkiye’nin ihracatının yaklaşık %76’sının Avrupa, Orta Doğu ve Kuzey Afrika’ya gittiğine dikkat çekerek, bu bölgelerde 2025 yılı için öngörülen büyümenin 2024 ve 2023’e göre çok daha olumlu olduğunu ifade etti.
2025 Yılında Enflasyon Düşüşü Beklentisi
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, dünya genelinde enflasyonda düşüşün devam ettiğini vurgulayarak, “2023, 2024’e göre 2025’te dünyada enflasyon düşmeye devam edecek. Öngörülen rakam ortalama %4,3. Gelişmiş bölgeler, özellikle ABD ve Avrupa Birliği’nde enflasyonun %2 civarına inmesi bekleniyor.” dedi.
Uzun vadeli borçlanma faizlerinin yukarı yönlü seyrettiğini belirten Şimşek, bunun belirsizlikleri yansıttığını ifade etti. 20 Ocak’tan sonra ABD’deki belirsizliklerin azalacağını ve o zamandan itibaren uzun vadeli faizler hakkında değerlendirme yapmanın daha kolay olacağını söyledi.
2025 yılında emtia fiyatlarında önemli bir değişiklik öngörülmediğine dikkat çeken Şimşek, jeopolitik gerginliklerin artış göstermesine rağmen finans ve sermaye piyasalarının bu durumu sınırlı bir şekilde dikkate aldığını belirtti. Şimşek, “Özetle, kısa vadede Türkiye’yi destekleyici rüzgarlar söz konusu.” ifadesini kullandı.
Küresel Ticaretteki Gelişmeler
ABD ve Çin arasındaki jeostratejik rekabetin, küresel ticarette parçalanmanın yeni normal haline geldiğini ifade eden Şimşek, ticaret sınırlamalarının ciddi boyutlara ulaştığını söyledi. Son iki yılda birçok sınırlama uygulandığını belirten Şimşek, “Küresel imalat sanayi üretiminin merkezi kaymaya başladı. Çin’in küresel imalat sanayindeki payı %8,6’dan %30’un üzerine çıktı. Aynı dönemde Avrupa Birliği, ABD ve Japonya gibi gelişmiş bölgelerde bu paylarda ciddi düşüşler yaşandı.” dedi.
Bu kaymanın yeni trendler oluşturacağını vurgulayan Şimşek, dost ülkelerden tedarikin önem kazandığını belirtti.
ABD’deki Belirsizliklerin Etkileri
Şimşek, “Dost ülkelerden tedarik, önemli bir trend olmaya devam edecek. Küresel ticaret politikaları belirsizlik endeksi, yakın tarihin en yüksek düzeyine ulaşmış durumda. 20 Ocak sonrası ne tür adımlar atılacağı ve gümrük tarifelerinde ne gibi değişikliklerin olacağı belirsizliğini koruyor.” dedi.
ABD’nin ticaret politikası belirsizliklerinden bazı ülkelerin çok, bazı ülkelerin ise az etkileneceğini belirten Şimşek, Türkiye’nin nispeten az etkilenmesinin beklendiğini çünkü ABD’ye karşı ticaret fazlası olmadığını, ayrıca yüksek gümrük tarifeleriyle zaten karşı karşıya olduklarını ifade etti. Çin’in ihracat rotasının değişmesi nedeniyle ABD’nin yeni ticaret politikalarının Türkiye’ye etkisinin büyük olabileceğine dikkat çekti.
Sonuç olarak, doların küresel para birimi olması sebebiyle, doların değerindeki değişimlerin tüm dünyayı etkilediğini hatırlatan Şimşek, “Paritedeki dalgalanmalar bizi etkiliyor çünkü ham maddeyi dolarla ithal ediyoruz ama ihracatı euro ile yapıyoruz, bu yüzden paritedeki değişiklikler rekabet gücümüzü etkiliyor.” şeklinde konuştu.