1. Haberler
  2. Kültür Sanat
  3. Erzurum Kalesi’nin Kapıları ve Tarihi Önemi

Erzurum Kalesi’nin Kapıları ve Tarihi Önemi

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Erzurum Kalesi’nin Gizemli Kapıları: Tarihin Derinliklerine Yolculuk

Erzurum Kalesi'nin Gizemli Kapıları: Tarihin Derinliklerine Yolculuk

Erzurum Teknik Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Murat Küçükuğurlu, şehrin savunmasında önemli rol oynayan kale surları üzerine yaptığı kapsamlı araştırmalarla dikkat çekiyor. Osmanlı ve İngiliz arşivlerinde derinlemesine incelemelerde bulunan Küçükuğurlu, halk arasında bilinen Tebrizkapı, Erzincankapı, Kavakkapı, Karskapı, Yenikapı, İstanbulkapı, Kilisekapı ve Gürcükapı’nın yanı sıra, “hendek” ve “cebir” kapılarıyla birlikte toplamda tam 30 kapının varlığını tespit etti.

Erzurum Kalesi'nin Kapıları ve Tarihi Önemi

İlk olarak 1998 yılında bitirme tezi için Erzurum Kalesi üzerine çalışmaya başlayan Küçükuğurlu, o günden bu yana bu alandaki çalışmalarını sürdürüyor. Erzurum Kalesi’nin günümüze ulaşan kısmının oldukça az olduğunu belirten Küçükuğurlu, “Erzurum Kalesi, tarih boyunca birçok unsurunu kaybetmiş durumda. Bunların başında kapılar geliyor. İnsanlarımız, genelde bu kapılardan yola çıkarak Erzurum Kalesi’nde 7, 8 veya 9 kapı olduğunu düşünmüşlerdir. Ancak tarihi belgeler ışığında incelediğimizde bu sayının çok daha fazla olduğunu söyleyebiliriz” diye ifade ediyor.

Erzurum Kalesi'nin Kapıları ve Tarihi Önemi

“Osmanlılar İran Tehdidine Karşı Yeni Surlar İnşa Etti”

Küçükuğurlu, 415 yılında Doğu Roma döneminde inşa edilen kale surlarının iki kısımdan oluştuğunu vurguluyor. Tebrizkapı bölgesinde iki sur bulunduğunu ve bu surlar üzerinde de iki kapının yer aldığını dile getirdi. Doğu Roma’dan kalan Erzurum Kalesi üzerinde toplamda 8 kapı olduğunu aktaran Küçükuğurlu, şöyle devam ediyor: “Osmanlılar, 1570’li yıllarda İran tehdidine karşı yeni bir sur daha inşa etti. Buna 3. sur diyoruz. Ancak bu da yeterli gelmedi ve 1865-77 yılları arasında 4. sur inşa edildi. Günümüzde bu surlar üzerindeki bazı kapıları görebiliyoruz. Örneğin, Karskapı, İstanbulkapı ve Kavakkapı hâlâ mevcut durumda, Harputkapı ise kısmen ayakta.”

1570’lerde inşa edilen şehrin varoş mahallelerini kuşatan 3. sur üzerinde pek bilinmeyen “cebir kapı” adında bir kapı türü ortaya çıkıyor. Bazı belgelerde cebir kapılarının hendeğin önünde olduğu belirtilse de detay verilmediği için bu kapının özellikleri tam olarak anlaşılamıyor. Ancak yapılan araştırmalar sonucunda en az 15 adet cebir kapı olduğunu biliyoruz.

Son araştırmalarında yeni bir kapı türü olan “hendek kapıları” ile karşılaştıklarını ifade eden Küçükuğurlu, bu kapıların surların dışında şehir çevresinde yer alan hendekler üzerindeki kapılar olduğunu kaydediyor. “Erzurum’da farklı amaçlarla kullanılan, çeşitli noktalarda ve kalenin farklı yerlerinde, bir kısmı hendek içinde, bir kısmı da hendek önünde olmak üzere toplam kapı sayısının 30 olduğunu ifade ediyoruz” diyor.

“Kapılar Ayakta Olsaydı, Erzurum Açık Hava Savaş Müzesi Olacaktı”

Küçükuğurlu, Erzurum üzerinde inşa edilen 4 surun toplam uzunluğunun 23 kilometreyi bulduğunu belirtiyor. “Her biri farklı dönemlerde yapılan bu surlar, Doğu Roma’dan 1877’ye yani 93 Harbi öncesine kadar uzanıyor. Dolayısıyla bu durum, Erzurum Kalesi’nin oldukça özel ve nadir bir büyüklükte bir kale olduğunu, zamanla kendini geliştirdiğini fakat bazı özelliklerini kaybettiğini gösteriyor” diyor. Eğer Erzurum Kalesi’nin 4 suru ve 30 kapısı bugün hâlâ ayakta olsaydı, Erzurum bir açık hava harp ve savaş müzesi niteliği taşıyacaktı. Bu yapılar, şehrin tarihindeki olayları, zaferleri ve yenilgileri gösteren kanıtlar olarak duracaktı.

Küçükuğurlu, Erzurum Kalesi’ni incelerken öncelikle Osmanlı arşivlerinden yararlandıklarını vurguluyor. Özellikle 1700 ve 1800’lü yıllara ait tamir defterlerinde kalenin bozulmuş ve tamire ihtiyaç duyan bölgelerinin detaylı bir şekilde incelendiğini ve keşif defterleri oluşturulduğunu belirtiyor. Bu belgelerdeki hendek ve cebir kapılarının çoğunu bulmanın yanı sıra, İngiliz arşivinden çıkan haritaların da çok önemli olduğunu ifade ediyor. Bu haritalar, Doğu Roma’dan kalan ilk iki sur üzerindeki kapıların yerlerini gösteriyor. Osmanlı ve İngiliz arşivlerindeki belgeler birleştirildiğinde, yapılan diğer bilimsel çalışmalar ve Erzurum Şehir Arşivi’ndeki belgelerle birlikte toplamda 30 kapı ve 23 kilometreden oluşan 4 sur ortaya çıkıyor.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir