1. Haberler
  2. Ekonomi
  3. Murat Ülker’den Ülker Şirketi Hakkında Açıklamalar

Murat Ülker’den Ülker Şirketi Hakkında Açıklamalar

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Forbes 500’de, 5.2 milyar dolarlık servetiyle Türkiye’nin en zengin iş insanı olarak tanınan Murat Ülker, kişisel blogunda Ülker şirketine yönelik iddialara cevap verdi. Yıldız Holding Yönetim Kurulu üyesi olan Ülker, şirketlerinin ürettiği gıdaların içerikleri, tehlikeleri ve zararlı olup olmadıkları konusundaki tartışmalara açıklık getirdi.

‘KAPISINA KİLİT VURUR, PİYASADAN ÇEKİLİRİZ’

Murat Ülker, sıkça sosyal medya üzerinden kendisine ve şirketine yöneltilen eleştirileri yanıtlayarak, “İnsanları ve özellikle çocukları zehirlemeye yönelik bir niyetimiz asla yok. Böyle bir bilgi olsa, o gün tüm işlerimizin kapısına kilit vurur, piyasadan çekiliriz. İnsanların mutluluğu için gereken neyse onu yaparız.” ifadelerini kullandı.

‘KATKI MADDELERİ KULLANMADAN ÜRETİM YAPMAK İMKANSIZ’

Yazısının dikkat çeken bölümlerinde Ülker, “Modern gıda üretim süreçlerini göz önünde bulundurduğumuzda, katkı maddelerinin olmaması neredeyse imkansızdır. Bu maddeler, gıdaların raf ömrünü uzatmak, tatlarını zenginleştirmek ve dokularını iyileştirmek için gereklidir. Geçmişe bakıldığında, tuzlama ve kurutma gibi geleneksel yöntemlerin, gıdaların korunmasına ve lezzetlerinin artırılmasına yardım ettiğini görüyoruz. Örneğin, tuz hem korunma hem de lezzet artırma işlevi gören bir katkı maddesidir. Ancak aşırı kullanımı, günümüzde toplum sağlığını olumsuz etkileyebilir.” dedi.

Ülker, “Günümüzde katkı maddeleri doğal ve sentetik olmak üzere iki gruba ayrılmaktadır. Doğal kaynaklardan elde edilen maddeler, gıda güvenliğini sağlamak için kullanılırken, bazı sentetik bileşikler de aynı amaçla gıdalara eklenmektedir. Önemli olan, bu maddelerin ne kadar ve nerede kullanıldığıdır. Örneğin, benzoat fazla kullanıldığında zararlı olabilir, ancak soğuk etlerde koruyucu olarak kullanıldığında, ürünün bozulma riskini azaltır.” açıklamasında bulundu.

Gıda Resmi Otoriteleri

Gıda güvenliğini sağlamak ve uluslararası standartları uygulamak, küresel bir koordinasyon gerektiren önemli bir süreçtir. Avrupa Gıda Güvenliği Otoritesi (EFSA) ve ABD Gıda ve İlaç İdaresi (FDA) gibi kuruluşlar, tüketicilerin sağlıklı ve güvenli gıdaya erişimini sağlamak için sürekli denetimler yapmaktadır. Türkiye’de bu görev, Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından yürütülmektedir. Bu otoriteler, gıdaların içerdiği pestisit ve ağır metal kalıntıları gibi birçok alanı denetler.

Gıda Kodeksi

Gıda kodeksi, hem ulusal hem de uluslararası düzeyde gıda üretimini düzenleyen kapsamlı bir kural setidir. Codex Alimentarius gibi uluslararası standartlar, ülkeler arasında ticareti kolaylaştırırken tüketici sağlığını koruma amacı taşımaktadır. Örneğin, Avrupa’da katkı maddeleri genellikle “e-numara” şeklinde tanımlanır. Türkiye’de de benzer şekilde katkı maddeleri düzenlenmiştir. Bu alandaki tüm çalışmalar Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından denetlenmektedir.

Gıdanın Tarihsel Bağlamı ve Gelişimi

Gıda, insanlık tarihinin en temel ihtiyaçlarından biridir. Biyolojik bir zorunluluk olmasının yanı sıra, sosyal hayatın dönüşümünde de önemli bir rol oynamıştır. Avcı-toplayıcı toplumların doğayla kurduğu ilişki, günümüzün karmaşık endüstriyel üretim süreçlerine kadar uzanır. İnsanlar tarım ve hayvancılıkla birlikte gıda üretiminde devrim yapmış, doğanın sunduğu kaynakları daha etkili kullanmayı öğrenmiştir.

Malthus’un Teorisi ve Taşıma Kapasitesi

18. yüzyılda Thomas Malthus, gıda üretiminin nüfus artışını desteklemedeki yetersizliğine dikkat çekerek sürdürülebilirlik tartışmalarını başlatmıştır. Malthus, insan nüfusunun geometrik hızla artacağını, gıda üretiminin ise aritmetik hızla ilerleyeceğini savunarak taşıma kapasitesi kavramını gündeme getirmiştir. Bu kapasitenin aşılması, kıtlık ve hastalık gibi sorunlara neden olabilecektir.

Gıda Endüstrisinin Gelişimi

Endüstriyel Devrim, gıdanın uluslararası ticaret sistemine entegre olmasını sağlamış, üretim yöntemleri tarımsal alanlardan fabrikalara kaymıştır. Bu değişim, bölgesel ekonomilerin yanı sıra uluslararası ticareti de etkilemiştir. Gıda güvenliğinde pastörizasyon gibi bilimsel yöntemlerin uygulanması, ürünlerin raf ömrünü uzatmış ve ticaretin dönüşümünde önemli bir rol oynamıştır.

İnsanın Gıda ile İlişkisi ve Yeme Davranışı

İnsanın yeme davranışı, bedensel ihtiyaçların yanı sıra duygular ve toplumsal alışkanlıklarla şekillenen karmaşık bir sistemdir. Açlık hissi, vücudun enerji ihtiyacını belirten bir sinyalle başlar. Ancak yemek yeme davranışı, ruh hali, sosyal çevre ve kültürel normlarla da bağlantılıdır. Yemek, bireylerin kimliklerini ve yaşam tarzlarını ifade etmeleri için bir araçtır.

Gıda Sistemlerinin Şekillenmesi

Gıda, bilim, teknoloji ve endüstrinin kesişim noktasında sürekli dönüşen bir sistemdir. Bilim, daha verimli üretim yöntemlerinin geliştirilmesinde önemli bir rol oynamaktadır. Genetiği değiştirilmiş organizmalar (GDO’lar) ve laboratuvar ortamında üretilen gıdalar, sürdürülebilirliği sağlamak adına yeni olanaklar sunmaktadır.

Ultra İşlenmiş Gıdalar ve İnsan

Ultra işlenmiş gıdalar, 20. yüzyılın son çeyreğinden itibaren geleneksel işleme yöntemlerinden farklı bir üretim sürecine tabi tutulmaktadır. Bu gıdalar, besin değeri bakımından diğerlerine kıyasla daha yoksuldur. Yüksek miktarda şeker, tuz ve doymuş yağ içeren bu gıdalar, obezite, kalp hastalıkları gibi sağlık sorunlarına yol açabilir. Ayrıca, bu gıdaların tüketimi, bireylerin zihinsel ve duygusal ihtiyaçlarını da karşılayarak bir bağımlılık döngüsü oluşturabilir.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir